Kütüb-i Sitte Muhaddisleri
İMAM BUHARİ (Ölm. 256 / 869)
Kısaca Buhari olarak bilinen Ebü Abdullah Muhammed b.İsmail, en büyük hadis bilgini olarak kabul edilir. Sünni gelenek O'nun ana eseri el-Cami es-Sahih'i Kur'an'dan sonra en muteber islam kaynağı ve hadis kitaplarının en büyüğü sayar. Buhari'nin, bu eserini 600.000 hadis içinden seçtiği 7275 hadisten vücuda getirdiği biliniyor. 16 yılda tamamlanan bu eser 97 kitaba ve 3730 baba ayrılmıştır.

Buhari, isminden de anlaşılacağı gibi, islam ilimlerinin, özellikle hadis ve tasavvufun beşik kentlerinden biri olan Buhara'da 13 Şevval 194 h.(21 Temmuz 810 miladi) doğdu. Çok küçük yaşta babasını kaybettiği için yetim olarak büyümüştür. Dedesi Bardizbah, gayrimüslimdi. Berdizbah, çiftçi demektir. Buhari'nin henüz 10 yaşındayken hadisle meşgul olmaya başladığını biliyoruz. Bu yaştan itibaren Mekke başta olmak üzere Hicaz bölgesi, Mısır, İran ve Irak gibi islam kültürünün merkez sahalarını, ilmi tetkikleri için yıllarca dolaştıktan ve sayıları yirmiye varan büyük bilginlerden dersler aldıktan sonra tekrar Türkistan'a dönmüş, Buhara, Semerkant ve Hartank'ta eserlerini yazmaya devam etmiş ve nihayet Hartank'ta, ata binmek üzere olduğu bir sırada kriz geçirmiş ve ardından da ölmüştür.

Buhari, baş eseri Sahih'deki hadisleri, kendilerinden aldığı kişilerin biyografilerini tetkik için et-Tarih el-Kebir adlı bir eser yazmış, daha sonra bu eseri et-Tarih es-Sagir adıyla özetlemiştir. Kaynakların bildirdiğine göre Buhari, et-Tarih el-Kebir'ini Medine'de ikameti sırasında mehtaplı gecelerde Peygamber (s.a.)'in kabri yanında yazmıştır.

Buhari'nin bugün elimizde bulunan diğer üç eseri es-Sülasiyat, el-Edeb el-Müfred ve Halkı Efali İbad adlarını taşımaktadır. O'na izafe edilen Tefsir el-Kur'an ve Tenvir el-Ayneyn'in durumları tartışmalıdır.

Hadis ilmine başlamasıyla ilgili bir soruya cevap verirken şunları söylüyor: "Onbir yaşına geldiğim sırada Abdullah b.Mübarek, vs. gibi hadis bilginlerinin kitaplarını ve sözlerini ezberlemiştim. Bunun ardından annem ve kardeşim Ahmet'le birlikte, hac maksadıyla Mekke'ye gittik. Hacdan sonra ben, hadis tahsili için orada kaldım. Onsekiz yaşına geldiğim sırada Sahabe (Hz. Peygamber (s.a.)'in arkadaşları) ve Tabi'in (Sahabileri tanıyan kuşak) bilginleriyle ilgili eserlerimi yazmaya başladım. Tarih adlı eserimi de, yine o sıralarda Medine'de kaleme aldım. Bu eseri, Hz. Peygamber (s.a.)'in Ravzası yanında ve mehtaplı gecelerde yazmışımdır."

Büyük eseri Sahih'i hazırlayışından bahsederken de şöyle diyor: "Bir gün, muhaddis İshak b.Rahuye'nin meclisinde bulunuyorduk. Dostlardan birisi "ne olurdu, Hz. Peygamber'in hadislerini bir araya toplayan özet bir kitap yazsaydınız" dedi. Bu istek benim kalbimde yer etti ve topladığım 600.000 hadisten seçmeler yaparak Sahih'imi vücuda getirdim. Eserime aldığım her hadisi yerine koymadan önce boy abdesti alır iki rekat namaz kılardım."

En çok sevdiği şeylerden biri de, dostlarına, özellikle Ramazan geceleri, hatimle namaz kıldırmaktı.

Diyor ki: "Allah'ın huzuruna vardığımda, bir kimsenin gıybetinde bulunmuş olmaktan hesaba çekilmek istemiyorum."

Dostlarından Muhammed b.Yusuf anlatıyor: "Kendisiyle birlikte kaldığım bir gece tam 18 defa kalkıp kandili yaktığını gördüm: Her seferinde aklına gelen, çözdüğü bir problemi kaydediyordu."

Bütün kaynaklar, Buhari'nin, ikamet ettiği her kentte ilmi sohbetlerinden binlerce kişinin yararlandığını yazmaktadırlar. Bu çok genç ilim adamı zaman zaman da kıskançlıklara, maksatlı imtihanlara muhatab oluyordu. Tarihu Bağdad yazarı, Buhari'nin, Bağdat'ta bulunduğu sırada şöyle bir olayla karşılaştığını bildiriyor: Bir grup hadisçi Buhari'yi imtihan etmek maksadıyla yüzden fazla hadisin metinlerini ve rivayetlerinde yer alan kişileri, içinden çıkılamaz şekilde birbirine karıştırarak Buhari'nin önüne getirirler. Buhari bunları okur ve karşısındakilere, bütün bunların doğru şekillerini hiç bocalamadan yazdırıverir. Bunu gören hadisçiler Buhari'ye saygı ve bağlılıklarını arzederler. Bağdat'lı hadisçilerden Musa b.Harun el-Hammal duygularını şöyle dile getiriyor: "Bütün İslam milletleri, ikinci bir Buhari vücuda getirmek için bir araya gelseler, yine de bir başka Buhari meydana getiremezler."

Diyor ki Buhari: "Bağdat'a her gittiğimde, büyük mezhep imamı Ahmet b.Hanbel ile sohbetlerimiz olmuştur."

Büyük hadis otoritelerinden bazılarının Buhari'yle ilgili sözleri şöyle:

  • Şu gökkubbenin altında, Buhari'den daha iyi hadis bilen bir insan görmedim. (Muhammed b.İshak)
  • Ey hadis ilmiyle uğraşanlar, Buhara'lı şu gencin etrafında toplanın ve muhtaç olduğunuz her şeyi ondan öğrenin. (İshak b.Rahuye)
  • Buhari'nin göğsünde bir tüy olmayı isterdim. (Abdullah b.Hammad)
  • Hadis bilgini Müslim'i Buhari'nin dizi dibinde, küçük bir çocuk gibi bir şeyler öğrenmeye çalışırken gördüm. (Hafız Muhammed b.Yakup)
Buhari'nin, doğduğu kenti terketmesi şu olay yüzünden olmuştu: Buhara Emiri Halid b.Ahmed O'ndan sarayına gelip ders okutmasını istedi. Buhari şu cevabı verdi: "Ben ilim adamıyım; şunun bunun kapısına ders vermeye giderek ilmi zelil edemem. Eğer bir şey öğrenmeye niyet ve ihtiyacın varsa ders verdiğim yere veya evime gelirsin." Bunun üzerine Emir'le araları açıldı ve Buhari doğup büyüdüğü kenti terkedip Hartank'a gitmek zorunda kaldı. Bu olay üzerine O, şöyle yakarmıştır: "Allahım! Artık yeryüzü bana dar gelmeye başladı, beni yanına al." Ve aradan bir yıl geçmeden Buhari bu haksızlıklar ve yolsuzluklar dünyasından ayrılıp Hakk'a yürüdü.

Buhari'nin maruz kaldığı eziyet ve sıkıntıların bir sebebi de, kendisinin "Kur'an lafızlarının mahluk olduğu"na inanması (iftirası)dır. Tarihu Bağdad yazarının beyanlarına bakılırsa bu suçlama Buhari'yi çekemeyenler tarafından, özellikle O'nu kendisine rakip gören Muhammed b.Yahya tarafından icat edilmiştir. Bu iddianın, Kütüb-i Sitte'den ikincisini hazırlayan Müslim'i suçlamada da kullanıldığını görüyoruz. (Buhari için bk. Hatib el-Bağdadi; Tarihu Bağdad, biyografi no: 424; İbnu Hallikan; Vefeyat ilgili mad.; Sübki, et-Tabakat, biyografi no:54)


İMAM MÜSLİM (Ölm. 261 / 875)
Sünni inanışın ikinci büyük hadis bilginidir. O'nun tertiplediği es-Sahih adlı hadis külliyatı, ünlü altı hadis kitabı (Kütüb-i Sitte)'nin ikincisi olarak asırlardır islam dünyasına hizmet vermektedir.

İslam'ın ana ilimlerinin geliştiği en önemli merkezlerden biri olan Nisabur'da doğup yine bu şehrin bir semti olan Nasrabad'da ölüp defnedildi.

Tam adı Ebu Hüseyin Müslim b.Haccac en-Nisaburi olan bu büyük hadis bilgini, tıpkı Buhari gibi, islam dünyasının hemen her tarafını dolaşmış geniş araştırmaların sahibi bir dahidir.

Ünlü fıkıh bilgini Ahmed b.Hanbel başta olmak üzre Yahya b.Yahya, Kuteybe b.Saİd, İshak b.Rahuye, Muhammed b.Amr, Muhammed b.Mihran, İbrahim b.Musa, Halef b.Hişam, Süreyc b.Yunus, Ömer b.Hafs, Ahmed b.Yunus, İbrahim b.Münzir ve Mansur b.Muhammed gibi ünlülerden dersler almıştır. O'nun, ders almanın da ötesinde feyz ve ilham aldığı kişilerden biri de büyük hadisçi Buhari'dir. Tarihu Bağdad yazarının belirttiğine göre Müslim, bu büyük dahinin huzuruna gider, yüzünü öper ve şöyle derdi: "Müsaade et de ayaklarını da öpeyim, ey üstatlar üstadı!" Buhari, Kur'an'ın, Allah Kelamı olmasına rağmen, lafızlarının yaratılmış olduğunu savunması (iftirası) sebebi ile ağır tenkitlere maruz kaldığında, Müslim O'nunla dostluğunu kesmemiştir.

Müslim'in Sahih'i, bizzat kendisinin belirttiğine göre, 300.000 hadis arasından seçilmiş olap 52 kitaptan (ana bölüm) oluşmuştur. Buhari'nin eserinin aksine Müslim'in Sahih'i, hadis ilmine dair bir girişle başlamakta ve Kur'an'ın faziletlerine dair bir bölümle sona ermektedir.

Müslim'in daha başka eserlerinin olduğu söylenmekte ise de bugün elimizde yalnız Sahih'i mevcuttur.

Buhari ve Müslim'in Sahihleri, İki Sahih anlamında Sahihayn ve bu iki hadis imamı en büyük iki muhaddis anlamında Şeyhayn diye anılmaktadır, İslam bilginlerinin ortaklaşa kanaatlerine göre, tenkit dışı sayılacak hiçbir hadis kitabı yoktur ve olamaz. Ancak tenkide en az konu olabilecek, iki temel eser, Buhari ile Müslim'in kitaplarıdır. Bunları, müelliflerini daha sonra göreceğimiz üç Sünen kitabı izler. Bu beş eseri altı rakamına ulaştırmak için bazıları imam-ı Malik'in Muvatta'ını, bazıları İbnu Mace'nin Sünen'ini ilave ederler (Müslim için bk. Hatib el-Bağdadi, Tarihu Bağdad, biyografi no: 7089; İbnu Hallikan, Vefeyat, biyografi. No: 717).


EBU DAVUD (Ölm. 275 / 888)
Tam adı Süleyman b. Eş'as es-Sicistani olup, künyesi olan Ebu Davud'la meşhur olmuştur.

Kütüb-i Sitte'den üçüncüsü ve ünlü dört Sünen kitabının birincisinin müellifidir, ilmi, irfanı kadar zühd ve takvasıyla da ünlüdür. Tıpkı Buhari ve Müslim gibi, o devir islam dünyasının hemen tamamını dolaşmış ve 50'den fazla bilginden ders almıştır.

Hocalannın en ünlüleri Müslim b. İbrahim, Süleyman b. Harb, Musa b. İsmail, Abdullah b. Mesleme, Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel, Hişam b. Ammar, Amr b. Avn, Ahmed b. Yunus ve Osman b. Ebi Şeybe'dir.

Hayatinin büyük kısmı Basra'da geçti. Bağda'ta birçok kez seyahetleri var. Kaynaklar, ünlü mezhep imamı Ahmed b. Hanbel ile yakın dostluğu olduğunu söylerler.

Ebu Davud, Sünen adıyla andığı eserinde, daha çok fıkha kaynaklık eden hadisleri toplamıştır. O'nun bu eseri, "dünyanın harikası ve İslam'ın dayanağı" diye anılmıştır.

Ebu Davud'un, h. 1310'da Kahire'de basılan Kitab el-Marasil adlı bir eseri de vardır.

Ebu Davud'un, Abdullah adında ve el-Mesabih adlı bir eserin de sahibi olan bir oğlu vardır. Abdullah (Ölm. 326) babası çapında büyük bir bilgin olarak ünlüdür.

Ebu Davud'un, eseriyle ilgili olarak, söylediği şu sözler, O'nun din konusundaki temel anlayışını da göstermektedir: "Resulullah (s.a.)'tan rivayet edilen 5000 hadis topladım ve bunların 4800'ünü eserime koydum. Bu hadislerin Sahih vs. gibi derecelerine de işaret ettim. Bu hadisler içinden şu dört tanesi, bir insana, dini hayatı bakımından yeter:

  1. Ameller, niyetlere göredir.
  2. Kişinin Müslümanlığının güzelliğine bir delil de, onun kendisini ilgilendirmeyen şeyleri, boş lakırdıları terketmesidir.
  3. Kişi, kendisi için sevip istediği şeyi, dostu ve komşusu için de sevip istemedikçe mümin olamaz.
  4. Helal ve haram, Allah'ın kitabında apaçık belirtilmiştir. Ancak bu ikisi arasında, her iki yöne çekilebilecek şüpheli şeyler vardır.
Ünlü sufi-bilgin Sehl b. Abdullah et-Tüsteri bir gün Ebu Davud'a geldi ve O'ndan rica etti: "Ey Süleyman! Senden rica ediyorum; Allah Resulü'nden hadisler nakleden o dilini çıkar da bir öpeyim."

Diyor ki Ebu Davud: "Baş olma, lider olma sevdası, en gizli ve en tehlikeli şehvettir."

Ebu Davud, Basra'da öldü ve orada defnedildi. (Ebu Davud için bk. Hatib el-Bağdadi, Tarihu Bağdat, biyografi 4638, İbnu Hallikan, Vefeyat, biyografi 272).


İMAM NESAİ (Ölm. 303/915)
Hadis imamlarının en büyüklerinden biri ve Kütüb-i Sitte'nin 4'üncüsü sayılan Sünen en-Nesai'nin müellifidir.

Tam adı Ebu Abdurrahman Ahmed b. Ali en-Nesai'dir. Çağının en büyük hadis bilgini kabul edilir. Mısır'da doğdu ve bu ülkede yetişip yaşadı, ömrünün son yıllarında, bazı hoşnutsuzluklar yüzünden ülkesini terkettiği ve Şam veya Remle'de, Emeviler tarafından yapılan işkence ve eziyetler sonucu öldüğü kabul edilir. Hayata gözlerini yumduğu yer, tartışmalı olmakla birlikte, Emevi zulmünden çektikleri sonucu şehit olduğu, tartışmasız kabul edilmektedir.

Bir rivayete göre mezarı Remle veya Şam'da değil Mekke'dedir. Kaynakların beyanına göre, Şam'da Emevi eziyetlerine maruz kaldığında öleceğini anlamış ve şöyle vasiyet etmiştir: "Beni Mekke'ye götürün ve orada defnedin." Denir ki, Nesai'nin bu vasiyeti yerine getirilmiş ve naaşı Mekke'ye nakledilerek Safa ve Merve arasına defnedilmiştir.

Kaynaklar O'nun günaşırı oruç tuttuğunu ve dört karısı olduğunu da kaydederler.

Eserlerini tamamlamak için çok seyahat etmek zorunda kalan Nesai, Hz. Ali ve Ehlibeyt'e derin saygısı yüzünden Emevilerin düşmanlığına maruz kalmış ve ordan oraya itilip kakılmak suretiyle büyük eziyetler çekmiştir.

Nesai'nin, Sünen'i dışında iki eseri daha vardır. Bunlardan biri Hz. Ali ve Ehlibeytin faziletlerinden bahseden el-Hasais olup 1308'de Kahire'de basılmıştır, ikincisi olan Kitab ez-Zuafa ise 1323'te Agra'da, 1325'te Allahabad'da basılmıştır.

Ölümüne bir yıl kala Emeviler tarafından Şam'a sürüldü. Fakat sürülmekle bırakılmadı; orada da sürekli eziyet altında tutuldu. Korkusundan zamanının çoğunu ya evinde yahut da camiide geçirmekteydi. Neyazık ki, Emevi azgınları O'na bu hayatı da çok gördüler. Bir gün O'nu evinden çıkarıp bir yere götürdüler ve şu soruyu sordular: "Muaviye'nin faziletlerinden söz edecek misin?" Büyük bilgin şu ölümsüz ve cesur cevabı verdi: "Muaviye hakkında bildiğim ve söyleyebileceğim tek şey, Hz. Peygamber'in O'nun hakkındaki şu sözüdür: "Allah senin karnını doyurmasın." Bunun üzerine Emeviler O'nun üstüne çullandı ve "çağının en büyük hadis bilgini" olarak nitelendirilen bu büyük insan, kasıklarına vurulan Emevi tekmeleri altında ruhunu teslim etti. (Nesai için bk. İbn Hallikan, biyografi no: 29; Zehebi, Tabakat, ilgili bahis; İbnu Hacer, Tehzib, ilgili bahis.)


İMAM TİRMİZİ (Ölm. 279 / 892)
Tam adı, Ebu İsa Muhammed b. İsa'dır. Ceyhun Nehri, diğer adıyla Belh Nehri kıyısındaki Tirmiz kentinde doğup büyüdü.

Tirmizi'nin yaşadığı devir başta İmam Şafii olmak üzre, hadis ve fıkıh bilginlerinin yaşadığı ve hadis ilminin zirvede bulunduğu bir devirdir. Tirmizi, Kütüb-i Sitte'nin diğer müellifleriyle birlikte bu devir bilginlerinin 10'dan fazlasından ortaklaşa dersler gördü.

Tirmizi, ayrıca başta Buhari olmak üzre 20 civarında islam bilgininden de dersler aldı.

Tirmizi, bilgisini geliştirmek üzre, Horosan'ın diğer illerini, Irak'ı, Hicaz'ı da dolaştı. Hadis bilginleri onun için: "Buhari'nin geriye bıraktığı en değerli eser, Tirmizi'dir" derler. Hatta bizzat Buhari'nin şöyle dediği rivayet edilir: "Ey Ebu İsa, benim senden istifadem senin benden istifadenden daha fazla olmuştur."

Tirmizi'nin bugün elimizde bulunan eseri ünlü hadis kaynağı es-Sünen ile yine bir hadis kaynağı olan eş-Şemail'dir. Kaynaklarda adı geçen, el-İlel, et-Tarih, ve ez-Zühd adlı eserleri bugüne kadar ele geçirilememiştir.

Tirmizi, doğduğu kentin bir köyü olan Buğ'da öldü. (Tirmizi için bk. Sem'ani, el-Ensab; Zehebi, Tezkire, Mizanül-İ'tidal; İbnu Hacer; et-Tenzih; İbnu İmad; Şezerat, ilgili bahisler.)


İBNU MACE (Ölm. 273 / 868)
Tam adı Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid el-Kazvini'dir. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.

Hadis ilminin imamlarından biri sayılır. Bağdat, Basra, Küfe, Şam, Mekke, Mısır gibi ilim merkezlerini dolaşıp bir yandan bilgisini geliştirdi, bir yandan da hadis topladı.

6 hadis kaynağından biri olan Sünen'in yanında Tefsiru'l-Kur'an ve Tarihu Melih adlı eserleri de vardır, (İbnu Mace hakkında bk. İbn Hallikan, No: 614; Zehebi, Tezkire No: 636, İbnu İmad, Şezerat, 2/164).


İMAM MALİK (Ölm. 179 / 795)
Ebu Abdullah Malik bin Enes bin Malik bin Ebi Amir bin Umeyr Teymi Esbahi Humeyri, "Ehl-i sünnet vel-cema'at"in dört büyük mezhebinden biri olan "Maliki" mezhebinin reisidir. Tabi'inden olduğu şüphelidir.

Fıkıhda, hadisde ve tefsirde çok derin bilgisi vardı. Hocaları da, kendisinden istifadeye gelirlerdi. Bir hadis-i şerif okumak için abdest alır, edeble diz çökerdi. Medine'de [Hz. Peygamber (s.a)'in ayağını bastığı yerlere saygısından] hayvana binmezdi, yaya yürürdü. Haksız bir fetvayı vermediği için, yetmiş kırbaç vuruldu.

Harun Reşid, İmam-ı Malik'e dedi ki, "Senin (Muvatta) kitabını Kabeye asacağım. Bütün müslümanların bu kitaba uymalarını emredeceğim. Her yerde tek bir mezheb olsun". İmam-ı Malik de, "Böyle yapma! Eshab-ı kiram, fıkıh bilgilerinde mezheblere ayrıldılar" dedi. (İmam-ı Süyuti'den rivayet)

Afrika'nın kuzeyindeki müslümanların çoğu maliki mezhebindedir.


Kaynaklar :
İslam Kavramları Ansiklopedisi - Y.N.Öztürk
Se'adeti Ebediyye - M.Sıddık Gümüş

[Ana Sayfa]