Günün hadis-i şerifi |
Enes b. Mâlik (r.a)'dan :
Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem hoş koku (hediye) yi reddetmezdi, dediği rivâyet edilmiştir. |
Muhaddis hakkında :
Bilindiği gibi, "muhaddis" Arapça bir kelime olup "hadisci (hadis bilgini)" demektir. "Hadis" ise esasen "söz" demektir ki, burada "söz" de kastedilen, sevgili Peygamberimiz, Hz. Muhammed (sav)'e (ya da arkadaşlarına) ait olduğu rivayet edilen söz ya da davranışı nakleden sözlerdir. Hadis ilmi ile ilgili bazı temel bilgileri içeren bir makaleye [buradan] ulaşabilirsiniz. Her ne kadar bu sayfaları hazırlayan kişi hadis bilgini olmaktan çok uzakta, hatta kendisini bu konuda düpedüz cahalet sayılabilecek bir seviyede görmekte ise de, bu sıfat kulağına ve ruhuna pek hoş geldiğinden, en azından sanal alemde kullanmak küstahlığını göstermiştir. Site hakkında :
|
Dikkat : Hadislerden anlam
çıkartıp uygulamak ya da uygulanmasını önermek, İslami ilimlerin tamamına
ve İslamiyetin doğduğu bölgenin beşeri sakinleri ile ilgili bazı bilgilere
(kavimler tarihi, Eski ve Yeni Ahid) çok kuvvetli bir şekilde hakim olmayı
gerektirir. Ehadis-i şerife (hadisler), buraya sadece kendi kendinize okumanız
ve düşünmeniz için konulmuşlardır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, bu mekanın sahibi bir "muhaddis" değildir. Bu sayfalarda, ilim ehlinden olanların gözünden kaçmayacak az ya da çok hatalar, eksiklikler, belki de fazlalıklar muhakkak ki mevcuttur. Bunlardan Allah'ın affına, ilim sahiplerinin de tevazularına sığınır. İkaz etme tenezzülünde bulunacaklara da peşinen samimi teşekkürlerini sunar. |
Lisan ve imla hakkında :
Bu sayfaların yazarı, kendi yazdıklarını kendi konuştuğu günlük dil ile yazmıştır. Kendisi, Arapça'da, diğer tekamül etmiş dillerden (Farsça, İbranice, Yunanca, bilhassa Latince ve türevi bazı batı dilleri vs...) daha fazla bir keramet ya da fazilet arayanlardan değildir. Osmanlıca diye anılan çok zengin sentez ise, ne yazık ki özellikle yeni kuşaklara hitapta kullanışlı olmaktan çıkalı çok oluyor. İslami muhteviyatla uğraşanlarda nedense sesli latin harflerinin üzerine yerli yersiz aksan işaretleri koymak temayülü var. Bu aksan işaretleri, günümüz yazı imlasında artık pek kullanılmıyor. Zira kullandığımız latin alfabesi ve aksan işaretleri, istenen nüansları sağlamaya yeterli değil; mesela "a" üzerine konan "^" işareti, kimi zaman uzatma (fâni), kimi zaman inceltme (kelâm), kimi zaman da her ikisi (alâka) maksatlı kullanılıyor. Kelimeyi bilen, cümlenin gidişatı dahilinde, zaten ne olduğunu aksansız da anlıyor. Bilmeyene ise, en azından düzgün okunuşu bile sağlanamıyor. Aksanlı harflerin bilgisayar ortamındaki dolaşımları ve indexlenmeleri ile ilgili sorunlar ise, buradaki konunun çok dışında ve geniş bir teknik konu. Yazar, her halukarda, bu tür imla ve Arapça/Osmanlıca ağırlıklı dil kullanımının, yazana "daha ziyade ecir" vesilesi olmadığına, okuyana ise iman/islam yolunda fazladan bir tesirde bulunmadığına, bütün bunların esasen lüzumsuz teferruat, ya da bir tür "tarz" arayışı olduğuna kesin gözüyle bakmaktadır. Allah hepimize merhamet etsin. |
[Eshab-ı Kiram] [Danışma Bürosu] [Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif Veritabanı] [Hadis-i Şerif Lugatı] [Kütüb-i Sitte Muhaddisleri] |