Eshab-ı Kiram ve Tabi'in Veritabanı: Sorgulama Sonuçları


Sorgulama sonucunda 103 kayıt bulundu.
Sayfalar: [<<] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 [>>]
İsim: Tufeyl b. Âmr Dûsî
Malumat: Kendisi şöyle anlatmışdır: Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Peygamberliğini bildirdikden sonra, Mekkeye gitdim. Kureyş müşriklerinden ba'zısı yanıma gelip, ey Tufeyl, bizim şehrimize geldin. Bizim aramızda Muhammed "aleyhisselâm" çıkıp, kavmimiz arasına ayrılık sokdu. Sözlerinde sihr te'sîri vardır. Kardeşi kardeşden, karıyı kocadan ayırıyor. Bu sözleri senin kavminin duymasından korkuyoruz. Onunla sakın konuşma, yanına gidip sözlerini dinleme, dediler. O kadar mübâlağa etdiler ki, onunl a aslâ konuşmayayım, sözlerini dinlemeyeyim diye, azm etdim. Mescid-i harâma girince, Onun sözlerini duymamak için kulaklarıma pamuk tıkardım. Bir sabâh Mescid-i harâma girdim. Bakdım ki, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Kâ'beye yakın bir yer de nemâz kılıyordu. Ona yakın bir yerde durdum. Allahü teâlâ irâde etmiş olacak ki, Resûlullahın sözlerini duydum. Son derece güzel sözlerdi. Kendi kendime, ben şâirim ve zekî bir kimseyim. Sözlerin iyisini kötüsünü iyi bilirim. Onun yanına varayım. Eğer iyi söylerse kabûl edeyim, dedim. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" evine doğru dönüp, gitdi. Ben de, arkasından gitdim. Eve girince, ben de peşlerinden girdim. Ey Muhammed "aleyhisselâm"! Kavmin senin sözlerini işitmekden, beni o kadar korkutdular ki, işitmemek için kulaklarıma pamuk tıkamışdım. Allahü teâlâ irâde buyurmuş ki, senin güzel sözlerini işitdim. Onları bana bildir, dedim. Bana islâma arz etdi ve Kur'ân-ı kerîm okudu. Vallahi ondan dahâ güzel kelâm işitmemişdim. Kelime-i şehâdet söyliyerek müslimân oldum. Sonra, yâ Resûlallah "sallallahü aleyhi ve sellem"! Kavmime benim sözüm geçer. İstiyorum ki gidip kavmimi islâma da'vet edeyim. Düâ buyurunuz da Allahü teâlâ bana bir hârika versin ki, bu alâmet kavmimi islâma da'vetde bana yardımcı olsun, dedim. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem": "Yâ Rabbî, buna bir delîl, hârika ver" diye düâ buyurdu. Sonra kavmimin yanına gitmek üzere yola çıkdım. Onlara yaklaşdığım zemân iki gözümün arasında kandil gibi bir nûr parla mağa başladı. Etrâfa ışık saçıyordu. Allahım, bu alâmeti yüzümden başka bir yerime nakl eyle. Korkarım ki kavmim bu hâli görerek, bu değişiklik onun yüzünde, bizim dînimizden ayrıldığı için olmuşdur derler, diye düâ etdim. O nûr dilimin ucuna geçdi. Asılmış bir kandil gibi ışık yayılıyordu. Kavmin arasında o kadar kalıp, onları islâma da'vet etdim ki, îmân etmedik az kimse kalmışdı. Sonra Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" yanına döndüm. Yâ Resûlallah! Kavmin reîslerine beddüâ ediniz. Çünki çok zinâ yapıyorlar, dedim. "Allahım, reîslere hidâyet ver" diye düâ buyurdu. Bana, yine kavminin arasına dön, onları islâma da'vet et, buyurdu. Gidip kavmimi islâma da'vete devâm etdim. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Medîneye hicret edince, Bedr, Uhud ve Hendek gazâları yapıldı. Müslimân olanlardan bir cemâ'at ile birlikde, Hayber gazâsında Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" yanına gitdik. Mekke feth edilinceye kadar Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" yanında bulundum. Mekkenin fethinden sonra, beni Zilkefeyn adında bir putu yıkmak için gönderdi. Gidip o putu yıkdım, geldim. Ondan sonra, vefâtına kadar Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" ile berâb er oldum. Şöyle nakl edilmişdir:
Kayıt No.: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra arablardan dinden dönenler oldu. Tufeyl bin Âmir "radıyallahü anh" bir gurub müslimânla Yemâme tarafına cihâda gitdi. Yolda bir rü'yâ gördü. Rü'yâsını arkadaşlarına şö yle anlatdı. Başımı traş etdiler, ağzımdan bir kuş çıkıp uçdu. Bir kadın beni gördü, alıp karnının içine koydu. Oğlum beni çok aradı, bulamadı. Arkadaşları bu rü'yâsına hayrdır inşâallah dediler. Kendisi, ben bu rü'yâmı şöyle ta'bîr etdim, dedi: Başı mı traş etmeleri, bu gazâda başımı vereceğimi, şehîd olacağımı gösterir. Ağzımdan çıkan kuş rûhumdur. Beni karnına koyan kadın yeryüzüdür. Oğlumun beni çok arayıp bulamaması ise, onun bu gazâda şehîd olmayı çok isteyip, şehîd olamamasını gösterir. Tufeyl bin Âmir "radıyallahü anh" Yemâme gazâsında şehîd oldu. Oğlu Amr ise çok yara aldı. Fekat sonra sıhhâte kavuşdu. Hazret-i Ömerin "radıyallahü anh" halîfeliği zemânında Yermük senesinde o da şehîd oldu.

İsim: 91
Malumat: Temîm-i Dârî
Kayıt No.: Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Tebük gazâsından dönünce, Temîm-i Dârî, Dâriyînden bir cemâ'at ile birlikde gelip müslimân olmuşdu. Nakl edilir ki, hazret-i Ömerin "radıyallahü anh" halîfeliği sırasında Medînede Hurrede bir yangın çıkdı. Hazret-i Ömer, Temîm-i Dârînin yanına gidip, haydi kalk, bu ateşin yanına gidelim, dedi. Yâ Emîr-el mü'minîn! Ben kimim ki, dediyse de, hazret-i Ömer "radıyallahü anh" çok ısrâr etdi. Bunun üzerine kalkıp onunla birlikde yangının çıkdığı yere gitdi. Bu hâdiseyi anlatan kimse şöyle demişdir: Ben de onların arkasından gitdim. Bakdım ki, Temîm-i Dârî "radıyallahü anh" eliyle ateşe işâret etdi. Ateşi dar bir boğaza sokuncaya kadar sürüp ta'kîb etdi. Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" şöyle diyordu: "Gören, görmeyen gibi değildir." [Bir rek'at nemâzda Kur'ân-ı kerîmi hatm eden dört kişiden biridir.]

İsim: 92
Malumat: Talha b. Ubeydi'llâh
Kayıt No.: Talha bin Ubeydüllah bin Osmân bin Amr, ilk îmâna gelenlerden ve aşere-i mübeşşeredendir. Dedesi, Ebû Bekr-i Sıddîkın dedesinin kardeşidir. Bedr gazâsında, Şâm tarafında vazîfede idi. Diğer gazâlarda bulundu. Uhudda Resûlullahı korumak için çok yara aldı. Arkasında taşıyarak kayaya çıkardı. (Talha ile Zübeyr, Cennetde komşularımdır) hadîs-i şerîfi ile medh edildi. Çok zengin olup bütün malını Allah yolunda dağıtdı. Deve harbinde hazret-i Alîye karşı idi. Orada, ok ile şehîd oldu. Hazret-i Alî, buna çok üzüldü. Ağlıyarak, mubârek eli ile, yüzünden toprağı sildi. Nemâzını kendi kıldırdı.

İsim: 93
Malumat: Üveys-i Karnî
Kayıt No.: Emîr-ül mü'minîn hazret-i Ömer "radıyallahü anh", halîfeliği zemânında, bir hac mevsiminde, insanlara ayağa kalkınız, dedi. Sonra Murâdîler hâric Kûfeliler otursun, dedi. Dahâ sonra Karnli kimse hâric Murâdîler de otursun, dedi. Karnli Enîs adında bi r kimse ayakda kaldı. Bu şahs, Üveys-î Karnînin amcası idi. Hazret-i Ömer ona, Üveysi tanırmısın diye sordu. Enîs, aramızda ondan câhil, ondan divâne ve ondan muhtâc kimse yokdur, dedi. Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" ağladı ve Resûlullahdan "sallall ahü aleyhi ve sellem" işitdim: "Üveysin şefâ'atiyle, Rebi'a ve Mudar kabîleleri sayısınca kimse Cennete girer" buyurdu, dedi. Herem bin Hayyân "radıyallahü anh" şöyle demişdir: Bu haber bana ulaşınca, sâdece Üveys-i Karnîyi görmek maksâdı ile Kûfeye gitdim. Birgün Fırat nehrinin kenârına vardım. Bakdım ki, Üveys-i Karnî orada abdest alıyordu. Onu tanıdım. Çünki önceden onu bana ta'rîf etmişlerdi. Selâm verdim, selâmımı aldı. Müsâfehâ yapmak istedim, yapmadı. Allahü teâlâ sana merhâmet etsin ve seni magfiret etsin, ey Üveys, nasılsın dedim. Ona olan aşırı muhabbetimden bana ağlamak geldi. O da ağladı. Ağlamamız bitince, bana Allahü teâlâ ömrünü uzun etsin ey Herem bin Hayyân! Sen nasılsın, beni sana kim gösterdi, dedi. Allahü teâlâ beni sana kavuşdurdu, dedim. Lâ ilâhe illallahü sübhâne Rabbinâ inkâne va'dü Rabbinâ le mef'ûlâ: (Allahdan başka ilâh yokdur. Rabbimizi noksan sıfatlardan tenzîh ederiz. Rabbimiz bir şeyi dileyince o olur), dedi. Sonra ona benim ve babamın ismini nasıl bildi n. Bundan önce seni hiç görmedim diye sordum. Herşeyi bilen, her şeyden haberdâr olan Allahü teâlâ bana bildirdi, dedi. Biraz dahâ nasîhatde bulundukdan sonra, Muhammed aleyhisselâm vefât etdi. Resûlullahın halîfesi Ebû Bekr-ı Sıddîk "radıyallahü teâlâ anh" vefât etdi. Ebû Bekr-i Sıddîkın arkadaşı hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" vefât etdi, dedi. Ben, Allahü teâlâ sana merhâmet buyursun. Hazret-i Ömer henüz hayâtdadır, vefât etmedi, dedim. Evet o da vefât etdi. Allahü teâlâ, onun vefât etd iğinden beni haberdâr etdi, dedi. Sonra biraz dahâ nasîhat ve hayr düâ etdi. Esselâmü aleyke ve rahmetullahi ve berekâtühü. Bundan sonra görüşemeyiz diyerek ayrıldı. Onunla bir kaç adım gitdim, müsâade etmedi. Kûfe mahâllelerinin arasına girinceye kadar, ağlayarak arkasından bakdım. Sonra onu çok görmek istedim. Ancak haberini dahî alamadım. Fekat her hafta bir iki kerre onu rü'yâmda görürdüm. Nakl ederler ki: Üveys-i Karnî "rahmetullahi aleyh" Âzerbeycâna gazâya gitmişdi. Orada vefât etdi. Arkadaşları onun için bir kabr kazmak istediler. Bir taşın yanında lahdi yapılmış, hâzır bir kabr buldular. Sonra kefen sarmak istediler. Elbiselikde insan eli değmemiş bir kefen buldular. O kefenle kefenleyip, hâzır buldukları kabre onu defn etdiler.

İsim: 94
Malumat: Üseyd b. Hudayr
Kayıt No.: Enes "radıyallahü anh" şöyle anlatmışdır: Abbâd bin Beşîr ensârî ve Üseyd bin Hudayr ensârî, çok karanlık bir gecede, Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" huzûrunda idiler. Dışarı çıkdıklarında onlardan birinin elindeki bastonundan ışık yayıldı. Onun aydınlığında gitdiler. Birbirlerinden ayrılınca, ikisinin de bastonundan ışık yayıldı. Herbiri kendi bastonundan yayılan ışığın aydınlığında gitdi.

İsim: 95
Malumat: Üsâme b. Zeyd b. Hârise
Kayıt No.: Resûlullahın hizmetçisi olan Zeyd bin Hârisenin oğludur. Resûlullahın sevgilisi diye meşhûrdur. Mekkeye giderken Resûlullahın devesinde, arkasında oturmuşdu. Birlikde Kâ'beye girmişdi. Huneyn gazâsında, çocuk olduğu hâlde kahramanca çarpışdı. Çok cesûr idi. Onsekiz yaşında iken ordu kumandanı yapıldı. Esmer idi. Çok hadîs-i şerîf haber vermişdir. 59 da vefât etdi.

İsim: 96
Malumat: Urve b. Zübeyr
Kayıt No.: Urve-tebniz-Zübeyr, Tâbi'înin büyüklerinden ve Medînedeki yedi büyük âlimden biridir. Zübeyr bin Avvâmın oğludur. Annesi, Esmâ bint-i Ebû Bekrdir. Yirmiikinci [22] senede tevellüd, 94 [m. 712] senesinde Medîne yanında Fer' ovasında vefât etdi.

İsim: 97
Malumat: Zerâde b. Ûfî
Kayıt No.: Tâbi'înden ve Basralı idi. Bir gün mescidde imâmlık yapıp nemâz kıldırırken; meâl-i şerîfi, (O sûra üfürüldüğü zemân var ya, işde o gün zorlu bir gündür.) olan, [Müddessir sûresi 9-10.cu] âyet-i kerîmeleri okuyunca, hemen düşüp vefât etdi.

İsim: 98
Malumat: Zâdân-i Kindî
Kayıt No.: Kûfeli olup tâbi'îndendir. Bir gün, yâ Rabbî ben açım, dedi. Evinin penceresinden kocaman bir ekmek yanına indi.

İsim: 99
Malumat: Zeyd b. Hârice
Kayıt No.: Nu'mân bin Beşîr "radıyallahü anh" şöyle anlatmışdır: Zeyd bin Hârice "radıyallahü anh" Medînenin sıhhatli kimselerinden idi. Boğazında bir hastalık ortaya çıkıp, öğle ile ikindi vakti arasında vefât etdi. Onu yatırıp üzerine bir örtü örtdüm. Sonra mescide gidip, ikindi ve akşam nemâzlarını kıldım. Bir kimse gelip, bana haydi kalk, Zeyd bin Hârice vefât etdikden sonra konuşuyor, dedi. Acele yanına gitdim. Ensârdan bir cemâ'at etrâfında toplanmışdı. Ben de yanına oturdum. Konuşuyordu veyâ onun ağ zından konuşuluyordu. Şunları söylediğini duydum. Ömer "radıyallahü anh" kavmin celâletlisi idi. Allah yolunda çalışırken kendisine gelen elem ve sıkıntılardan korkmadı ve yılmadı. Kuvvetlilerin za'îfleri ezmesine ma'nî oldu, dedi. Sonra hazret-i Osmândan "radıyallahü anh" bahsedip, halîfeliğinin son zemânlarında çıkacak fitne ve karışıklıklardan söz etdi. Sonra Cennet ve Cehennemden ve içinde bulunanların hâllerinden ba'zı şeyler söyledi ve susdu. Orada bulunanlara ben gelmeden önce neler söyle di diye sordum. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" ve hazret-i Ebû Bekrin "radıyallahü anh" hâllerinden haber verdi, dediler.

Sayfalar: [<<] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 [>>]

[Menü] [Sorgu] [Tüm Kayıtlar] [Çıkış]