Eshab-ı Kiram ve Tabi'in Veritabanı: Sorgulama Sonuçları


Sorgulama sonucunda 103 kayıt bulundu.
Sayfalar: [<<] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 [>>]
İsim: Sa'îd b. Müseyyib
Malumat: Medîneye bir vâlî ta'yîn olmuşdu. Alî bin Hüseyn, Kâsım bin Muhammed, Sâlim bin Abdüllah "radıyallahü anhüm" ve Kureyşden bir gurub kimse vâlîyi görmeğe gitdiler. Vâlî onlara, Sa'îd bin Müseyyib içinizde hanginizdir, diye sordu. Alî bin Hüseyn "radıy allahü anh", o mescidden ayrılmaz, âmirlerin yanına gitmez, diye cevâb verdi. Vâlî, sen, hazret-i Alînin "radıyallahü anh" torunusun, Kâsım hazret-i Ebû Bekrin "radıyallahü anh", Sâlim hazret-i Ömerin "radıyallahü anh" torunudurlar. Siz geliyorsunuz da, Sa'îd bin Müseyyib niçin gelmiyor, dedi. Yemîn ederek onun boynunu vuracağım, dedi. Bu sözünü üç kerre tekrârladı. Alî bin Hüseyn "radıyallahü anh" şöyle demişdir: Bu sebebden o meclis bize dar geldi. Dışarı çıkınca, Sa'îd bin Müseyyibin "radıyallahü anh" yanına gidip, durumu bildirdim. Umre niyyetiyle Mekkeye git dedim. Umre için hâlis niyyetim yok dedi. Kardeşlerinden birinin evine git dedim. Beni bu mescidden günde beş def'a çağırıyorlar, onu ne yapayım. Şimdiye kadar bu da'vete icâbet etmediğim vâki' değildir, dedi. O zemân başka bir mescidde otur. Çünki seni ararlarsa önce bu mescide gelirler, dedim. Bu mescidde ibâdet etmeğe alışdım, burayı terk etmem, dedi. Ey kardeşim, sen hiç korkmuyormusun, diye sordum. Allahü teâlâ bilir ki, ben Ondan gayri hiç bir şeyden korkmam. Lâkin önce şuna düâ ederim ki, bu düâmın ortası ve sonu Allahü teâlâya hamd ve senâ ve Muhammed aleyhisselâma salât ve selâmdır. Allahü teâlâ o vâlîye beni unutdursun dedi. Bir müddet sonra o vâliyi vazîfeden uzaklaşdırdılar ve Şâma gitdi. Yolda hizmetcisi abdest alması için hâzırlık yaparken, biraz dur, dedi. Sonra ben Alî bin Hüseynin, Kâsım bin Muhammedin ve Sâlim bin Abdüllahın yanında, Sa'îd bin Müseyyibin boynunu vuracağım diye and içmişdim. O günden bu güne kadar hiç hâtırıma gelmedi. Bana yazıklar olsun, rezîl oldum, dedi. Hizmetcisi Allahü teâlânın senin hakkında dilediği, senin kendi hakkında dilediğinden dahâ hayrlıdır, dedi. Sa'îd bin Müseyyib "radıyallahü anh" şöyle anlatmışdır: Sıcak günlerde yezîdîler Medîneye saldırıp, muhâcirîn ve ensârdan "radıyallahü anhüm" çoğunu şehîd etmişlerdi. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" mescidinde benden başka kimse yokdu. Nemâz vakti olunca, Ravdâ-i şerîfden müezzîn sesi gelirdi. Nemâza dururdum. Şâm halkı mescide girip, beni göstererek şu deli ihtiyâra bakınız derlerdi. [Sa'îd bin Müseyyib, tâbi'înin büyüklerinden ve Medînenin yedi büyük âliminden biridir.]
Kayıt No.: 81

İsim: Sâbit b. Kays
Malumat: Sâbit bin Kays "radıyallahü anh" şöyle anlatmışdır: Bir seriyyeye çıkmışdık. Düşmânın câsûslarını gördük ve kaçmağa başladık. Arkadaşlarımızdan birisinin atı tökezledi. Atından uyluğunun üzerine düşdü. Uyluğu kırılmışdı ve kemikleri sanki hurma çekir dekleri gibi parçalanmışdı. Onu bir ata bindirmek istedik, mümkin olmadı. Beni katl edin dedi. Çâresiz onu orada bırakıp gitdik. Bir gün ve bir gece yol aldık. Bir de bakdık, o arkadaşımız arkamızdan yetişdi. Ayağı temâmen iyileşmişdi. Sanki aradan b ir sene geçmiş gibi iyileşmişdi. O kimse bize şöyle anlatdı: Beyâz ata binmiş bir kimse yanıma geldi. Elini uyluğuma sürdü ve bana, meâl-i şerîfi (Eğer yüz çevirirlerse, de ki, Allah bana yeter, Ondan başka ilâh yokdur, yalnız Ona güveniyorum, O arş- ı azîmin Rabbidir) olan, Tevbe sûresi 129.cu âyet-i kerîmesini oku, dedi. Okudum, uyluğum iyileşdi.
Kayıt No.: 82

İsim: Sefîne
Malumat: Zevcât-ı mutahharadan Ümmü Selemenin "radıyallahü anh" kölesi idi. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" hayâtda olduğu müddetce, Resûlullaha hizmet etmek şartı ile onu azâd etdi. Sefîne "radıyallahü anh" Ümmü Selemeye "radıyallahü anhâ" şöyle demişdir: Eğer sen bu şartı koymasaydın, yine hayâtda olduğum müddetce, Resûlullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" yine hizmet ederdim. On sene hizmet etdiği söylenmişdir. İsmin nedir diye soranlara, adımı söylemem, bana Resûlullah Sefîne ismini koymuşdur, derdi. Kendisine Sefîne isminin hangi sebeble verildiği sorulduğunda, şöyle demişdir: Bir gün Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" ve Eshâb-ı kirâm ile sefere çıkmışdık. Yanlarındaki eşyâ ağırlık vermiş olmalı ki, bana kilimini yere ser, buyurdu. Bütün eşyâları o kilimin üzerine koydu. Sonra bana bunları götür, sen Sefînesin buyurdu. O gün benim üzerime bir deve yükü yüklediler. Yedi yük saymışlardı. Bana aslâ ağır gelmedi. Kendisi şöyle anlatmışdır: Bir gün gemiye binmişdim. Denizin dalgasından gemi parçalanıp dağıldı. Bir tahta parçasına tutunabildim. Dalgalar beni bir kaya kovuğuna atdı. Orada bir aslan vardı. Ey Ebel Hâris (aslan)! Ben Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" kölesi Sefineyim dedim. Aslan başını yere eğdi ve gelip yanını bana sürdü. Sonra bana yolu gösterdi. Yola çıkdığımızda yumuşak sesler çıkarıyordu. Anladım ki bana vedâ ediyordu.
Kayıt No.: 83

İsim: Seleme
Malumat: Resûlullahın zevcelerindendir. Fasîh, belîğ idi. Zevci vefât etmişdi. 378 hadîs-i şerîf haber vermişdir. Hazret-i Osmân zemânındaki fitne sırasında, halîfeye nasîhat olarak söylediği nutk meşhûrdur.
Kayıt No.: 84

İsim: Selmân-ı Fârisî
Malumat: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Îrânlıdır. İsfehânda tevellüd etdi. Mecûsî idi. Ateşe tapardı. Bir kilise önünden geçerken içeri girip, nasrânî oldu. Arkadaşları işkence yapdıkları için, Anadoluya kaçdı. Şimdi Emirdağı denilen, Amûriye şehrinde, kilisede yıllarla iş yapdı. Papasa kendini sevdirdi. İhtiyâr papasdan nasîhat istedi. Onun sözü üzerine Şâma geldi. Şâmdan Hicâza gelerek, yeni gelecek Peygambere hizmet etmek istedi. Bunu köle yapdılar. Resûlullahın Medîneye teşrîf etdiği gün îmâna geldi. Resûlullah, bunu satın alıp azâd etdi. Hendek gazâsında, hendek, bunun sözü ile kazıldı. Sonraki gazâlarda, hep bulundu. Hazret-i Ömer zemânında Medayn vâlîsi oldu. Otuzbeşde Medaynda vefât etdi. Hadîs-i şerîf ile medh olundu. Abdürrahmân Câmî (Şevâhidünnübüvve) kitâbında buyuruyor ki, Sa'îd bin Müseyyeb diyor ki, Abdüllah bin Selâmdan işitdim. Abdüllah bin Selâm bana dedi ki, Selmân-ı Fârisî birgün bana dedi ki, (Kardeşim Abdüllah! İkimizden hangimiz önce ölürse, kendini, arkada kalana rü'yâda göstersin olur mu?) Abdüllah dedi ki, (Böyle şey olur mu? Ölen kimse, kendisini rü'yâda başkasına gösterebilir mi?) Selmân buyurdu ki, (Gösterebilir. Mü'min öldükden sonra, rûhu serbest kalır. Yer yüzünde dilediği yerde bulunabilir. Kâfirlerin rûhları ise, serbest kalmaz. Siccîn denilen Cehennem çukurunda habs olunur). Abdüllah dedi ki, (Selmân "radıyallahü anh" vefât edince, bir gün ortasında Kaylûle uykusuna yatmışdım. Rü'yâda Selmân geldi. Bana selâm verdi. Selâmını aldım. Hâlin nasıl, yerin nasıl? dedim. Çok râhatım, çok iyiyim. Sana nasîhatım olsun ki, tevekkülü elden bırakma. En iyi şey, tevekküldür dedi. Bu sözünü üç kerre tekrârladı).
Kayıt No.: 85

İsim: Sehl b. Sa'd
Malumat: Ensâr-ı kirâmdandır. Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" vefâtında onbeş yaşında idi. Doksanbir 91 [m. 710] yılında, doksanbeş yaşında vefât etdi. Eshâb-ı kirâmdan, Medînede en son vefât eden budur. Çok hadîs-i şerîf rivâyet etdi.
Kayıt No.: 86

İsim: Saîd b. Zeyd
Malumat: Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden idi. Aşere-i mübeşşereden idi. Ömer-ül-Fârûkun "radıyallahü anhümâ" amcası oğludur. Yine bunun kayın birâderi ve eniştesi idi. Ya'nî, hazret-i Ömerin kızkardeşi olan Fâtımanın "radıyallahü anhâ" zevci idi. Zevcesi ile birlikde Habeşistâna hicret etmişdi. Hazret-i Talha ile birlikde, Şâm yolunda vazîfede olduğundan, Bedr gazâsında bulunamamışdı. Diğer gazâların hepsinde bulundu. Yermük muhârebesinde ve Şâmın fethinde de bulundu. Ellibirde vefât etdi "radıyallahü teâlâ anh".
Kayıt No.: 87

İsim: Safiyye
Malumat: Abdülmuttalibin kızı, Resûlullahın halası idi. Aşere-i mübeşşereden Zübeyr bin Avvâmın annesi idi. Câhillikde, Ebû Süfyânın kardeşi Hârisin zevcesi idi. Hazret-i Hamzanın anadan da kardeşi idi. Müslimân oldu "radıyallahü teâlâ anhâ".
Kayıt No.: 88

İsim: Sa'd b. 'Übâde
Malumat: Ensâr-ı kirâmdan, Benî Sâ'idenin reîslerinden idi. Cömerdlikde eşi yok idi. Gazâlarda Ensârın bayrağını taşırdı. Resûlullahın vefâtında halîfe olmak istedi. Herkes Ebû Bekre bî'at edince, Havrana gitdi. On beşinci yılda orada vefât etdi "radıyallahü teâlâ anh". Havran, Şâmın cenûbundadır.
Kayıt No.: 89

İsim: Sa'd b. Ebî Vakkâs
Malumat: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Aşere-i mübeşşeredendir. İlk müslimân olanların yedincisidir. Onyedi yaşında iken müslimân oldu. Bütün gazâlarda bulundu. Kahramanca döğüşdü. İlk ok atan budur. Çok nişancı idi. Uhud gazâsında, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" düşmândan gelen okları yerden toplayıp buna verirdi. (At yâ Sa'd at! Anam babam sana fedâ olsun) buyururdu. Halîfe Ömer-ül-Fârûk zemânında, Îrâna gönderilen islâm ordusunun başkumandanı idi. Meşhûr Kadsiye zaferini kazandı. Îrân devletinin başşehri olan Medayn şehrini alıp, acem hazîneleri, müslimânların eline geçdi. Sonra Irak vâlîsi oldu. Kûfe şehrini kurdu. Hazret-i Osmân zemânında Kûfe vâlîsi oldu. Cemel ve Sıffîn muhârebelerine karışmadı. Ellibeş yılında vefât etdi "radıyallahü teâlâ anh". Medîne-i münevverededir.
Kayıt No.: 90

Sayfalar: [<<] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 [>>]

[Menü] [Sorgu] [Tüm Kayıtlar] [Çıkış]